27 Haziran 2024 Perşembe
ANKARA- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı başlayan kayısıya ilişkin yazılı değerlendirme yaptı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2022 yılında dünyada 558 bin hektar alanda, 3 milyon 863 bin ton kayısı üretimi gerçekleştiğini belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Ülkemiz 803 bin ton üretim ile dünya kayısı üretiminin yüzde 20,8’ni gerçekleştirerek ilk sırada yer aldı. Ülkemizi ikinci sırada yüzde 11,7 oranında pay ve 451 bin ton üretim miktarı ile Özbekistan, yüzde 7,9 oranında pay ve 305 bin ton üretim rakamı ile üçüncü sırada İran izliyor. Dünya’da üretilen kayısının önemli bir bölümü sofralık olarak tüketiliyor.
TÜİK verilerine göre ülkemizde 2023 yılında, 1 milyon 450 bin dekar alanda 750 bin ton kayısı üretimi gerçekleşti. Toplam üretimin yüzde 43,8’ini gerçekleştiren Malatya 328 bin 767 ton üretimle ilk sırada yer alıyor. Mersin 156 bin 950 ton üretim ve yüzde 20,9 pay ile ikinci sırada yer alırken, bu illeri yüzde 5’er pay alan Kahramanmaraş, Hatay ve Iğdır takip ediyor.
Geçen yıl 750 bin ton olan kayısı üretiminin, bu yıl ilk tahminlere göre yüzde 6,7 artışla 800 bin ton olacağı öngörülüyor.”
“Ülkemiz yaş ve kuru kayısı ihracatında dünya lideri”
“FAO verilerine göre, dünyada 2022 yılında 472 milyon dolar karşılığında 362 bin ton taze kayısı, 514 milyon dolar karşılığı 134 bin ton kuru kayısı ihracatı gerçekleşti. Ülkemiz hem taze hem de kuru kayısı ihracatında dünyada ilk sıradadır.
TÜİK verilerine baktığımızda ülkemiz için önemli bir ihracat ürünü olan kayısı ve yan ürünlerinden 2023 yılında 503 milyon 353 bin dolar ihracat geliri sağlandı. 2023 yılında ülkemizde 71 bin 486 ton taze kayısı, 70 bin 535 ton kuru kayısı olmak üzere toplam 142 bin 21 ton kayısı ihracatı gerçekleşti. Taze kayısı ihracatından 58 milyon 634 bin dolar, kuru kayısı ihracatından ise 402 milyon 178 dolar ise gelir elde edildi.
Kuru kayısı ihracatından elde edilen gelir, katma değerli ürün ihracatının ne kadar kıymetli olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Dünya kayısı üretiminde ve ihracatında ilk sırada yer alan ülkemiz bu liderliğini avantaj olarak değerlendirebilmelidir.”
“Tüccarlar çeşitli bahanelerle piyasada kayısı fiyatlarını düşürüyor”
“Üreticilerimiz dünya lideri olduğu kayısının piyasada hak ettiği değeri görmesini istiyor”
“Normallerin üzerinde gerçekleşen sıcak hava, kayısı hasadının erken başlamasına neden oldu. Kayısı hasadı Malatya bölgesinde devam ediyor. Yeni sezon olmasına rağmen kayısı geçen yılın fiyatlarıyla piyasada işlem görüyor. Rekoltenin yüksek olmasını fırsat bilen tüccarlar, kayısıya geçen sezonun fiyatını veriyor. Üreticinin geçen yıl 30 liradan sattığı taze kayısıya bu yıl tüccar 33 lira fiyat veriyor. Kuru kayısı fiyatlarında da aynı durum yaşanıyor. Geçen yıl 200 liraya kadar yükselen kuru kayısı fiyatları bu yıl 130-140 liraya kadar gerilemiş durumdadır.
Son bir yılda mazot fiyatlarında yüzde 109, gübre fiyatlarında yüzde 37, tarım ilacı fiyatlarında yüzde 67 artışlar oldu. Bu yıl kayısı üreticisini birde sulama ücretleri zorladı. Yüksek seyreden sıcaklıklar nedeniyle daha fazla sulama yapıldı. Artan sulama ücretlerinin yanı sıra sulama sayısının da artması maliyetleri daha fazla artırdı. Yine geçen yıl 450 lira olan toplama işçiliği bu yıl 2 katını da aşarak 1000 liraya çıktı.”
“Kayısı fiyatları artan maliyetleri karşılamaktan uzaktır”
“Mayıs ayı üretici market fiyat değişimlerinde üreticide 140 lira olan kuru kayısı, marketlerde 362 lira 76 kuruşa satılıyor. Üreticilerimiz maliyetini karşılayamazken, kuru kayısı marketlerde yüzde 160 fazlaya satılıyor.
Son yıllarda sağlıklı beslenmeye yönelik çabaların artması kuru kayısının diyet listelerinde her zaman tercih edilen ürün olması ile kuru kayısı tüketiciler tarafından daha fazla tercih ediliyor. Bu artan ilginin üreten çiftçiye refah olarak yansıması beklenirken, piyasada gerçekleşen düşük fiyatlar üreticilerimizi mağdur ediyor.”
“TMO üreticilerimizin yanında olmalıdır. Bu yıl kuru kayısı alımı yaparak, piyasa fiyatlarını artırmalıdır”
“Geçen yıl yaşanan deprem felaketi sonrası, yıkılan binaların, depoların tesislerin altında binlerce ton kayısı enkaz altında kaldı. Üreticilerimiz geçen sezonu zararla kapattı.
Depremi yaşamış insanlarımıza destek olmak, artan maliyetler ve yaşanan ekonomik sıkıntılar karşısında üreticimizi korumak adına TMO kuru kayısı alımı yapmalı, piyasada fiyatları artırmalıdır.”
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2024 Mayıs Ayı Raporu’nu açıkladı. Rapor, mayıs ayında eşik değerin üstünde konumlanan Faaliyet Endeksi’nin geçen yıla kıyasla gerilemiş olmasının kritik olduğunu gösterirken Beklenti ve Güven Endeksi’nin düşük kalması, Faaliyet Endeksi’nin önümüzdeki dönemde artış trendine giremeyeceğine işaret etti.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.
Hazır Beton Endeksi 2024 Mayıs Ayı Raporu’na göre, nisan ayında eşik değerin altına düşen Faaliyet Endeksi yeniden pozitif tarafa geçmiştir. Yılın ilk dört ayında negatif tarafta seyreden Beklenti ve Güven Endeksleri mayıs ayında bir önceki aya göre yükselmiş görünse de hâlâ eşik değerin altında görünmektedir. Endekslerdeki bir önceki aya göre oluşan bu artış Hazır Beton Endeksi’ni eşik değerin üzerine çıkarmayı başaramamıştır.
Geride bıraktığımız mayıs ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. En fazla daralma Faaliyet Endeksi’nde görünmektedir. Her ne kadar Faaliyet Endeksi mayıs ayında eşik değerin üstünde konumlansa da, endeksin geçen yıla kıyasla gerilemiş olması kritiktir. Beklenti ve Güven Endeksi’nin düşük kalması Faaliyet Endeksi’nin önümüzdeki dönemde artış trendine giremeyeceğine işaret etmektedir. Tüm endekslerdeki gerileme Birleşik Beton Endeksini de aşağı çekmiştir.
Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Nisan ayında eşik değerin altına düşen Faaliyet Endeksi mayıs ayında yeniden pozitif tarafa geçmiştir. Eşik değerin üstünde konumlansa da, Faaliyet Endeksi’nin geçen yıla kıyasla gerilemiş olması kritiktir. Beklenti ve Güven Endeksi’nin düşük kalması Faaliyet Endeksi’nin önümüzdeki dönemde artış trendine giremeyeceğine işaret etmektedir.” dedi.
İnşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulunan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Bir önceki yılın aynı ayına göre, nisan ayındaki ipotekli konut satışlarındaki %67,5’lik azalma, mayıs ayında %64 olarak devam etmiştir. Her ne kadar kredi faizleri mayıs ayında gerilemiş olsa da %60’ın üzerinde devam eden bir kredi faiz haddi ile konut sektöründe hareketlilik beklenmemektedir. Ekonomi yönetimi tarafından enflasyon ile mücadele programının oldukça sıkı bir şekilde uygulanıyor olması, yılın geri kalan kısmında politika faizinde aşağı yönlü ciddi bir hareket beklentisini ortadan kaldırmaktadır. Son çeyrekteki olası faiz indirimleri dahi sektörde beklenen hareketliliği getirmeyecektir.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde limanlarda elleçlenen yük miktarının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,6 artarak 225 milyon 464 bin 363 ton, elleçlenen konteyner miktarının ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 5 milyon 644 bin 97 TEU’ya ulaştığını duyurdu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ocak – Mayıs dönemine ilişkin denizcilik istatistiklerini açıkladı. Türkiye’nin denizcilikte daha fazla söz sahibi olması için duraksamadan çalıştıklarını, bu çalışmaların yansımalarını deniz ticaretinde kendini gösterdiğini kaydetti.
Bakan Uraloğlu, 2024 yılı Mayıs ayında limanlarda elleçlenen yük miktarının 45 milyon 988 bin 445 ton olduğunu açıkladı. Uraloğlu, Ocak – Mayıs döneminde limanlarda elleçlenen yük miktarının ise toplam 225 milyon 464 bin 363 tona ulaştığını söyleyerek, “Mayıs ayında limanlarımızdan yurt dışı limanlarına giden yük miktarı yılın en yüksek rakamına ulaşarak bir önceki yılın aynı ayına göre %15,8 artışla 13 milyon 64 bin 494 ton, yurt dışı limanlarından limanlarımıza gelen yük miktarı ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,7 azalarak 21 milyon 653 bin 465 ton olarak gerçekleşti. Mayıs ayında yurt dışı yük taşımaları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,2 azalarak 34 milyon 717 bin 959 ton olarak gerçekleşti.” şeklinde konuştu.
“En Fazla Yük Aliağa’da Elleçlendi”
Bakan Uraloğlu, mayıs ayında limanlarda deniz yoluyla yapılan transit yük taşımalarının, 5 milyon 524 bin 847 ton olduğunu kaydetti. Mayıs ayında kabotajda taşınan yük miktarının ise 5 milyon 745 bin 639 ton olduğunu söyleyen Uraloğlu, “En fazla yük elleçlemesi 7 milyon 767 bin 170 ton yük ile Aliağa Bölge Liman Başkanlığı idari sınırlarında faaliyet gösteren liman tesislerinde gerçekleşti. Aliağa Bölge Liman Başkanlığını 7 milyon 505 bin 471 ton ile Kocaeli Bölge Liman Başkanlığı ve 5 milyon 590 bin 859 ile İskenderun Bölge Liman Başkanlığı takip ediyor.” dedi.
“En Fazla Taşınan Yük Artışı Hurda Demirde”
Uraloğlu, ayıs ayında taşınan yük cinsleri bazında bir önceki aya göre en fazla artışın hurda demir elleçlemesi olduğunu kaydederek, limanlardan 1 milyon 835 bin 933 ton hurda demir yük elleçlemesi gerçekleştirildiğini bildirdi. Bunu ham petrol ile feldispat yüklerinin izlediğini belirten Uraloğlu, “Mayıs ayında portland çimento 1 milyon 73 bin 823 ton ile limanlarımızdan yurt dışına gitmek üzere gemilerle en fazla taşınan yük cinsi oldu. Portland çimentoyu, fuel oil ve motorin takip etti. Ham petrol ise yurt dışından limanlarımıza gelen gemilerde en fazla taşınan yükler arasında ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla, hurda demir ve briketlenmemiş taşkömürü takip etti.” ifadelerini kullandı.
“En Fazla Yükün Gittiği Ülke İtalya Oldu”
Uraloğlu, mayıs ayında limanlarımızdan deniz yolu ile yurt dışına gitmek üzere yapılan yüklemelerde en fazla yük taşıması İtalya’ya yapılan taşımalarda gerçekleştirildiğini ve bunu ABD ve İspanya’ya yapılan taşımaların takip ettiğini aktardı. Deniz yolu ile limanlarımıza en fazla yükün Rusya’dan geldiğini belirten Uraloğlu, “Mayıs ayında limanlarımızda elleçlenen 34 milyon 717 bin 959 ton yurt dışı yükün yüzde 6,7’si Türk bayraklı gemilerle taşındı. Mayıs ayında Türk bayraklı gemilerle taşınan yurt dışı yük miktarı 2 milyon 309 bin 446 ton ile bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,5 azaldı. Yabancı bayraklı gemiler ile taşınan yurt dışı yük miktarı ise 32 milyon 408 bin 513 ton ile bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 azaldı.” dedi.
Uraloğlu, mayıs ayında limanlarda elleçlenen konteyner miktarının ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,4 artarak 1 milyon 161 bin 725 TEU’ya ulaştığının altını çizerek, Ocak-Mayıs döneminde limanlardan elleçlenen konteyner miktarının da 5 milyon 644 bin 97 TEU’ya ulaştığını söyledi.
Sakarya’da üretim faaliyetlerini gerçekleştiren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, bir kez daha ihracat şampiyonları arasına girerek başarısını kanıtladı. Gerçekleştirdiği üretim ve ihracat rakamlarıyla ülke ekonomisine önemli bir katma değer sağlayan şirket, 2023 yılında gerçekleştirdiği 4,1 milyar dolar dolar değerindeki ihracat tutarı ile Türkiye’de en fazla ihracat yapan ikinci firma oldu.
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş., 34 yıldır Türkiye’nin otomotiv endüstrisinde sürdürdüğü başarılı yolculuğunda, yenilikçi ve sürekli gelişimi destekleyen yaklaşımıyla çalışmalarını sürdürüyor. 2023 yılında 4,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, bu başarısıyla Türkiye ekonomisine büyük katkı sağladı. Sakarya’daki fabrikasında yüksek kaliteli araçlar üreterek dünya çapında birçok ülkeye ihracat yapan şirket, yenilikçi ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla sektördeki liderliğini pekiştirmeyi başardı.
308 milyon Euro’luk yatırım tutarına sahip yeni Toyota C-HR üretimine başlandı
Geçtiğimiz yıl, otomotiv endüstrisine ve sürdürülebilir geleceğe yönelik büyük bir adım atan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Sakarya’daki fabrikasında Türkiye’nin ilk Şarj Edilebilir Hibrit (PHEV) otomobili olan yeni nesil Toyota C-HR’ın üretimine başladı. Bu önemli adımla, Cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir başarıyla taçlandırdı. Ayrıca, yeni batarya üretim hattını devreye alarak Toyota Avrupa organizasyonunda batarya üreten ilk fabrika oldu. 308 milyon Euro’luk yatırım ile üretimine başlanan yeni model, Toyota’nın Avrupa’daki elektrifikasyon dönüşümünde kritik bir rol oynuyor. Bu yatırımla birlikte şirketin Türkiye’deki toplam yatırım tutarı 2,5 milyar Euro’ya ulaştı.
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, yeni nesil Toyota C-HR ile Avustralya ve Yeni Zelanda gibi yeni ihracat pazarlarına açılarak Türkiye’nin otomotiv ihracatında önemli bir yer edindi. Yeni PHEV batarya hattı ve çevre dostu su bazlı plastik boya hattı ile ileri teknolojiyi devreye alan şirket, mevcut C-HR ve Corolla modellerini yüksek verimlilik ve kalitede üretmeye devam edecek.
‘’Türkiye ekonomisine katkıda bulunmaktan büyük gurur duyuyoruz’’
Bu başarının sadece şirketin değil, aynı zamanda Türk otomotiv endüstrisinin de uluslararası arenada ne kadar güçlü bir konuma geldiğinin bir kanıtı olduğunu belirten Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Erdoğan Şahin şunları söyledi; ‘’Bu ödül, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye olarak yıllardır süregelen özverili çalışmalarımızın ve yenilikçi üretim anlayışımızın bir göstergesi. Üretim ve ihracat süreçlerimizde kalite ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden, Türkiye ekonomisine katkıda bulunmaktan büyük gurur duyuyoruz. Şirketimiz, Sakarya’daki fabrikasında yüksek kaliteli araçlar üretmeye ve global pazarlarda Türkiye’yi başarıyla temsil etmeye devam ediyor. Çalışanlarımızın emeği ve bağlılığı, bu başarıdaki en büyük paya sahiptir. Aynı zamanda, çevre dostu üretim teknolojilerine yaptığımız yatırımlar ve sürdürülebilirlik odaklı yenilikler, Toyota’nın global vizyonuna uyumlu bir şekilde ilerlememizi sağlıyor.’’
İSTANBUL- 31 Mart seçimleri sonrası finansal piyasalar oldukça sakin bir seyir izliyor. Seçim sonrası döviz kurunda korkulan sıçrama olmadı. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu bunu, Cumhurbaşkanı’nın balkon konuşmasında Orta Vadeli Program’a ve 12. Kalkınma Planı’na referansla, Mehmet Şimşek’in uyguladığı kemer sıkma programının devam edeceğini ima etmesine bağladı. Başta bankalar gibi büyük oyuncuların bu senaryoyu onayladığını öne sürerek, “Bilindiği gibi dezenflasyon programının ana halkası, yabancı sermaye girişlerinin hızlanması, böylelikle liranın değer kaybının enflasyonun altında kalmasıdır. Türkiye’de faizlerin yüksek düzeyi önümüzdeki dönemde para girişlerini getirebilir. Seçim öncesi 100 avro, 150 dolar gibi mütevazi alımlarla döviz büfelerine koşan küçük yatırımcılar ise beklenen sıçrama gerçekleşmeyince bayram öncesi satışa dahi geçebilirler.” değerlendirmelerini yaptı.
Mart ayı enflasyonu %3.16, yıllık %68.5
Prof. Dr. Kozanoğlu, ekonominin 2024 ciddi bir yavaşlamayla, enflasyonun biraz düşse bile ki Mart ayı enflasyonu %3.16, yıllık %68.50 olarak açıklandı, “enflasyon ile durgunluğun bir arada yaşandığı bir “stagflasyon” sürecine girilmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret etti. “İlk 3 ayın enflasyonunun %15’i bulması da yıl sonu %36 enflasyon hedefinin tutturulamayacağını gösteriyor.” dedi. Böyle bir ortamın Ekonomi yönetimine yönelik tepkileri derinleştirebileceğini belirterek, “Sade yurttaş bu programın uzaması halinde iyice yoksullaşır. Mevcut borçlarını da ödeyemez hale düşer.” şeklinde konuştu. 31 Mart Yerel Seçimlerine 70’lere dayanan bir tüketici enflasyonuyla girildiğine hatırlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, uzun süredir ekonomide gelir ve servet dağılımının bozulduğunu kaydetti. Kamudaki israfın ve belli kesimlerin aşırı zenginleşmesinin tepki toplamasına rağmen ortalama yurttaşın bu tepkilerini oy tercihine dönüştürmesi için satın alma gücünde zayıflama, yaşam standartlarında düşüş olması gerekliliğini vurguladı. Kozanoğlu’na göre, bu yoksullaşma son bir yılda yaşandı. Başta emekliler olmak üzere geniş halk kesimleri bu şikayetlerini sandıkta gösterdi.
“%63’lük Ticari kredi faizi, ani bir durgunluğun habercisi.”
Seçim sonrası ekonomi görünümünü değerlendiren Kozanoğlu, Mart enflasyonunun yüksek gelmesi, üç aylık enflasyonun 15’e dayanmasının ekonomi de işleri güçleştirdiğini dile getirdi. O nedenle beklenen sıkılaştırma adımlarının biraz ertelense de önümüzdeki aylarda atılacağını belirterek, “Zaten ticari ve bireysel kredilerde aylık artış hızının %2’ye çekilmesi, zorunlu karşılıklara blokaj konulması, nakit çekim aylık faizinin %5’e yükseltilmesi ekonomiyi soğutmaya yeterliydi. 22 Mart haftası ihtiyaç kredisi faizinin %82’ye, ticari kredi faizinin %63’e çıkması ekonomide ani bir durgunluğun habercisi.” dedi. Döviz kurunu tutmanın çarkların birden durması tehlikesi yaratığını dile getiren Kozanoğlu, bunun da manşet işsizliğin sonbahara doğru %14-15’e, atıl işgücü oranının ise %35’e tırmanma olasılığını güçlendirdiğini anlattı.
“Ekonomi yönetiminin önünde iki zorlu karar var”
Kemer sıkma programında ısrarlı ekonomi yönetimini iki zor karar bekliyor. Birincisi, sermaye kesimine ilişkin. Sıkı para politikasının KOBİ’leri de çok olumsuz etkileyeceğini ileri süren Kozanoğlu, “Krediye ulaşmanın zorluğu yanında, soğuyan ekonomiyle birlikte ciroların düşmesi de derin sorunlara yol açacak. Buna karşın piyasada “doğru yoldayız, tavizsiz istikrar programını uygulayalım” söylemini sürdürecek.” dedi. İkinci zor kararın ise geniş emekçi kesime ilişkin olduğunu dile getiren Kozanoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Temmuz ayında emeklilere ve kamu çalışanlarına yönelik maaş ayarlamalarının bir süreliğine tepkileri azaltabilir. Ancak asıl düğüm noktası asgari ücret. Özel sektörde özellikle perakende, gıda, inşaat, mobilya, tekstil gibi işkollarında çalışanların %70-80’i asgari ücretli. Asgari ücrete Temmuz’da yeterli bir zam yapılmaması halinde toplumsal tepkiler şiddetlenir, eylemlere dönüşür. Böyle bir ayarlamanın yapılması ise istikrar programını zedeler, zaten yüksek faizden şikâyetçi sermaye kesimlerinin aşırı reaksiyonunu tetikler.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.